
İstinye Üniversitesi’nde yapılan araştırma, iklim değişikliği kaygısının bireylerde umutsuzluk yerine çevre dostu davranışları teşvik ettiğini ortaya koydu. Özellikle kadınların kaygıyı daha yoğun hissettiği ve bu nedenle daha fazla çevreci adım attığı belirlendi.

Dünyanın iklimi tarih boyunca farklı değişimler yaşasa da son yüzyılda gözlenen hızlı ve anormal iklim değişiklikleri büyük ölçüde insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve sanayileşmenin neden olduğu sera gazı salınımları, sıcaklık artışlarını beraberinde getiriyor. Bu durum yalnızca çevresel değil, psikolojik etkiler de yaratıyor.
İstinye Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Ezgi Ildırım, “Son yıllarda literatüre giren iklim değişikliği anksiyetesi, bireylerin iklim krizinin olası sonuçlarına dair hissettiği yoğun kaygıyı tanımlıyor” dedi.
Üniversitenin Psikoloji yüksek lisans öğrencisi Emine Çokluk tarafından yürütülen araştırmada, Türkiye’nin farklı illerinden 18-35 yaş arası bireyler incelendi. Bulgulara göre, iklim farkındalığı arttıkça iklim kaygısı da yükseliyor; bu kaygı ise geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve çevre dostu tüketim alışkanlıklarını artırıyor.
Kadınlar daha yüksek kaygı yaşıyor
Araştırmaya katılan kadınların, iklim değişikliğinin olası etkilerini erkeklere göre daha yoğun hissettiği ve daha yüksek kaygı yaşadığı belirlendi. Erkeklerin kaygı düzeyinin düşük olması, farkındalıklarının da geride kalmasına neden oldu.
Kaygı harekete geçirici bir güç olabilir
Araştırma, iklim kaygısının bireylerde umutsuzluk yerine motivasyon kaynağı olabileceğini de ortaya koydu. Katılımcılar, günlük yaşamda enerji ve su tasarrufu (yüzde 77–79), geri dönüşüm (yüzde 72) gibi davranışlara yöneliyor. Ancak çevre dostu ulaşım (yüzde 41) ve organik ürün tüketimi (yüzde 35) daha düşük seviyede kaldı.
Sürdürülebilirlik farkındalığı yüksek
Katılımcıların yüzde 87’si sürdürülebilirliğin geleceğimiz için çok önemli olduğunu düşünüyor. Ayrıca yüzde 90’ı, gelecek nesillere bu konuda eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyor. Buna karşın, iklim krizine dair haberleri düzenli takip edenlerin oranı yalnızca yüzde 43’te kaldı.
“Farkındalığı eyleme dönüştürmeliyiz”
Dr. Ezgi Ildırım, araştırmanın sonuçlarını şu sözlerle değerlendirdi:
“Çözümün anahtarı, farkındalığı kaygıya dönüştürmek değil; eyleme dönüştürmektir. İklim kaygısı, geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve çevreci tüketim gibi davranışlarla pozitif bir güce dönüşebilir. İklim kriziyle mücadele, yalnızca bilim insanlarının değil toplumun tüm bireylerinin ortak sorumluluğudur.”
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın