
TEMA Vakfı, 2025 yılına ilişkin çevre değerlendirmesinde; yargı kararlarıyla elde edilen kazanımları, iklim krizi, kuraklık, yangınlar ve madencilik baskısı nedeniyle artan çevresel tehditlerle birlikte ele aldı.

TEMA Vakfı, 2025 yılında Türkiye’de çevre ve iklim alanında yaşanan gelişmelere ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Vakıf, küresel iklim krizinin etkilerinin giderek şiddetlendiği bir dönemde alınan çevre politikası kararlarının; toprak, orman, su ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki baskıyı artırdığına dikkat çekti.
Değerlendirmede, yıl boyunca yaşanan çevresel gelişmelerin ekosistemlerin bütünlüğünü tehdit eden uygulamaların yaygınlaştığını ortaya koyduğu, buna karşın doğayı savunan yurttaşlar, bilim insanları ve sivil toplumun artan duyarlılığının önemli kazanımlar sağladığı vurgulandı.
Yargı Kararlarıyla Gelen Kazanımlar
2025 yılında çevre mücadelesinde birçok hukuki kazanım elde edildi. Kanal İstanbul projesine ilişkin ÇED Olumlu kararına karşı hazırlanan bilirkişi raporunda, projenin çevresel ve bilimsel açıdan yetersiz olduğu tespit edildi. Bu rapor, İstanbul’un su varlıkları ve Kuzey Ormanları açısından kritik bir gelişme olarak kayda geçti.
İstanbul Şile’de Kuzey Ormanları’nı tehdit eden maden sahası genişletme projesi, Balıkesir’de Sarıalan Altın Madeni, Tokat ve Kırklareli’ndeki altın madeni projeleri ile Ankara Gölbaşı’ndaki kömür ocağı projeleri, yargı kararlarıyla durdurulan çalışmalar arasında yer aldı. Likya coğrafyasını tehdit eden otoyol projesinin ÇED kararının iptali ve Gerede Çayı’ndaki sanayi kirliliğine karşı yürütülen hukuki süreç de çevre mücadelesinde önemli aşamalar olarak değerlendirildi.
Kuraklık, Yangın ve Müsilaj Uyarısı
Raporda, Türkiye’nin 2025 su yılında son 52 yılın en kurak dönemini yaşadığına dikkat çekildi. Yağışların uzun yıllar ortalamasının yüzde 26 altında kalması, özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde ciddi su stresine yol açtı.
2025 yılı, aynı zamanda orman yangınları açısından da ağır kayıpların yaşandığı bir yıl oldu. Yaklaşık 81 bin 500 hektarlık orman alanı yangınlarda zarar görürken, 18 orman emekçisi hayatını kaybetti. Marmara Denizi’nde yeniden görülen müsilaj ise kalıcı ve bütüncül önlemlerin hâlâ hayata geçirilmediğini ortaya koydu.
Madencilik Baskısı ve İklim Politikaları
Yıl içinde yürürlüğe giren ve Maden Kanunu’nda değişiklikler içeren düzenlemelerin; ormanlar, tarım alanları ve zeytinlikler üzerindeki madencilik baskısını artırdığı ifade edildi. Akbelen ve Kaz Dağları başta olmak üzere birçok bölgede vahşi madencilik faaliyetlerinin ekosistemler üzerinde ciddi riskler oluşturduğu vurgulandı.
9 Temmuz’da yürürlüğe giren İklim Kanunu’nun ise bağlayıcı emisyon azaltım hedefleri içermemesi nedeniyle eleştirildiği belirtilerek, doğa ve toplum yararını merkeze alan bütüncül politikalara duyulan ihtiyacın altı çizildi.
TEMA Vakfı, 2025 çevre gündeminin net bir mesaj verdiğini belirterek, iklim krizi ve çevresel tahribat karşısında kaybedecek zaman kalmadığını, ancak bilim temelli politikalar ve toplumsal dayanışma ile umutlu bir geleceğin hâlâ mümkün olduğunu vurguladı.
Kaynak:Tarım Pusulası



















































Yorum Yazın