Şekerbank
Harun Göksel

Harun Göksel

Mail: [email protected]

Kümülatif mi? Spekülatif mi?

Kümülatif mi? Spekülatif mi?

Tarımda yeni dönem planlama ayrıntılarında, kırmızı et ve diğer birkaç üründe rakamlardaki karışıklık medyanın gündeminde. Ziraat Mühendisi Gazi Kutlu’nun paylaşımıyla ortaya çıkan KARMAŞIKLIĞI, yetkililer tablolardaki rakamları kümülatif olarak açıklarken, iş spekülatif bir duruma dönüştü. Bu tartışma ayrıntılarına girmeyeceğim.

Neticede 600 bin büyükbaşı et süt kurumu olarak ithal ediyoruz. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı bu konuda en önemli hedefin ithalatın artık bitirilmesi olduğunu söylüyor. Bir yandan da insanımızın zor ekonomik şartlarda da olsa et ile buluşturulması için kapanmayan bu açığı kapatmak için ithalat da kaçınılmaz oluyor. Madem ithalat yaptık ve bu bizi bir süre idare edecekse bunu fırsat bilerek bu zaman içinde hayvan varlığımızın arttırılması çalışmasının acilen yapılması şart.

Peki içeride hayvan varlığımızı nasıl arttırabiliriz?

Daha önce neler yapılmaya çalışılmış birkaç örnekle ona bakalım

  • Buzağılar ölmesin diye bir kampanya yapıldı. Ne derece yaşatabildik?
  • İki tarım şurası yapıldı. Peki kararlar ne derece uygulandı?
  • Et ve Süt kurumu çalıştay düzenledi. Önemli sonuçlar yayınladı. Peki sonra?
  • Bunları değerlendirirsek sorunu çözmeye yaklaşmış olmaz mıyız?
  • Et ve süt sorununun çözümüne yardımcı olmaz mı?

Meraların daha sağlıklı hale gelmesi, destekler ile küçükbaş varlığımızın sayısının arttırılması. Büyükbaştan her şey yolunda gittiğinde yılda bir buzağı alırken, her doğumda 3-4, hatta altız kuzulayan küçükbaş çeşitlerimiz mevcut. Bunun arttırılması ile et ihtiyacına ciddi bir katkısı olacaktır.

Büyükbaş varlığımızda da büyümek için, aslında zor olmayan yöntem ise, yem ve süt meselesi hallolmuş büyükbaş yetiştiriciliği. Yani besiciye uygun şartlarda, fiyatlarda yem desteği, ayrıca süt üreticisine de maliyetinin üstüne TMO’nun buğdayda verdiği +1 lira gibi sübvansiyonla sürekliliğini sağlamak. Dolayısıyla kesimin değil yeni doğumlarının önünü açmak. Bu sektörü daha da büyütmez mi?

Bunların kimisi çalışıldı, kimisi kısmen de olsa yapıldı. Gerçekten uğraşıldı. Peki, neden hala sorunlar çözülemedi? Biz hala ithalat rakamlarını düşüremedik?

Soruları sorduk cevabını da verelim isterseniz.

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim, iki metre boyundaki bir insana bir metre kumaş verip al bununla nereni örtersen ört bütçeleri yapılıyor. Şimdi de yine aynı şeyi söylüyorum. ‘Ne kadar ekmek o kadar köfte’ derler ya, siz önce bütçenin, özellikle bu kalemler için artırılması, yeniden planlanmasını sağlamak zorundasınız! Yoksa inanın başladığımız yerden daha kötü bir yere döneriz. 600 bin büyük baş ithalatı ile rahatlayacak iç tüketim, aynı zamanda üretimin artması için de size bir süre kazandıracak, nefes aldıracaktır. Tabi bu dönemi yukarıda bahsettiğim şekilde düzgün değerlendirirseniz!

Önümüz Ramazan, üç ayların içindeyiz. Et ihtiyacının maksimum noktaya çıktığı bir dönem. Aynı zamanda 31 Mart yerel seçimleri ile beraber siyasetin de hızlanacağı bir dönem.

Her seçim öncesi iktidar da muhalefette patates soğanla siyasetini yaparken, birçok gıda da yaşanan yüksek fiyat sorununu ulaşmakta zorluk çekilen ette yaşamak çok da uzak değil ne dersiniz?

Bir sorum da tamamı ESK tarafından ithal edilen hayvanlarla ilgili. Hayvan besiciye gümrükten teslim edildikten sonra, varsa hastalıkları ortaya çıkma ihtimaline karşın 21 gün karantinada olacak. Olası bir hastalığın sorumluluğunun ESK da olduğundan dolayı. Eski hayvanıyla bir araya getirmeden, toplamda 4 ay bekledikten sonra kesime ya da satışa gidebilecek. Peki, bu karantina sürecinde besiciler hayvanları nerede tutacak? Varsa hastalık bulaşmayı nasıl önleyecek? Sadece Et ve Süt kurumunun ithalat yapması, serbest piyasa anlayışına uygun mu? Toplu alım mutlaka daha uyguna gelir ama, tüccarın kendi malını dışarıdan belki de daha ucuza bulabilme imkanını elinden almış olmuyor muyuz?

Geçtiğimiz gün Ticaret Bakanlığı kestane ithalatını izleme kararı aldı yapılan açıklamada yerli üreticilerin korunması ve rekabet gücünün artırılması amacıyla kestane ithalatının gözetime tabi tutulmasının kararlaştırıldığı söylendi. İnsanın aklına şu soru geliyor. Kestane ithalatında Ticaret Bakanlığı hayvan ithalatında Tarım ve Orman Bakanlığı uygulamada söz sahibi olması nasıl izah edilir? İkisi de bir Bakanlığın konusu iken yerli kestane üreticisini Ticaret Bakanlığı, yerli! Hayvan yetiştiricisini Tarım ve Orman Bakanlığı mı koruyor? Bu konuda çok soru sorabiliriz ancak bu yazıya fazla gelir. Başka bir makalemde değerlendireceğim.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar