
Dördüncü Tarım Şurası’nın son komisyon toplantılarını tamamladık. Öncelikle, Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı’ya, Bakan Yardımcısı Ahmet Bağcı’ya, Şura Yürütme Kurulu Üyesi Ali Recep Nazlı’ya, Şura Genel Sekreteri Uğur İlkdoğan’a, komite başkanımız Prof. Dr. Mehmet Tanyas’a ve her detaya yetişmeye çalışan Zehra Yegül’e teşekkür ediyorum.
Anadolu’nun dört bir yanından gelen, tarımın ve üreticinin paydaşı olan dostlarla kendi bölgelerine dair çalışmaları istişare etme imkânı bulduk. Bu yönüyle toplantı, oldukça kıymetliydi.
Üçüncü Tarım Şurası’nı da takip etmiş biri olarak, bu defa daha farklı bir hava sezdim. Üniversitelerden akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, ticaret borsaları, çiftçi temsilcileri, sektör paydaşları ve hatta TÜİK temsilcileri dahi toplantıya katıldı. Bu kez dikkatimi çeken en önemli fark; katılımcıların yaşanan sorunları daha yüksek sesle dile getirmeleriydi. Elbette bu toplantılar bir istişare ortamı olabilir; fakat ekonomik daralmanın bu denli yoğun hissedildiği bir dönemde, üreticinin zorlandığı, tarlada para etmeyen ürünün pazarda tavan fiyatlara ulaştığı bir tabloda, artık insanlar sorunları daha güçlü bir şekilde dile getirme hakkını kullanıyor.
Tarım, siyaset üstü bir meseledir. Çünkü ülkede yaşayan her bireyin gıdaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle Şura’nın ilk günü CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın katılımı, farklı fikirlerin gündeme geleceğinin bir işareti olarak önemliydi. Nitekim katılımcıların sorunları daha açık, daha net ve anlaşılır bir şekilde dile getirdiğini de gördüm. Her komisyon, kendi alanındaki sorunları farklı bakış açılarıyla ortaya koydu. Yapıcı fikirleri ve eleştirileri dikkate almak; yalnızca tarımda değil, tüm alanlarda gelişim için elzemdir.
Şura’nın ardından artık yapılması gereken şey; madde madde belirlenen sorunların karar alıcı ve uygulayıcı makamlarca dikkatle değerlendirilmesi ve çözüm için somut adımlar atılmasıdır. Özellikle iklim değişikliği gibi etkilerin göz önüne alındığı bu süreçte, 14 Mayıs Çiftçi Bayramı’nın da bu sorunlara yönelik çözümlerin ve ayrılacak bütçelerin açıklandığı bir gün olması gerektiğini düşünüyorum.
16 komisyonun çalışmaları sonucunda 371 hedef belirlendi. Ancak burada durmamalı, önceki Şuralarda belirlenen hedeflerin ne ölçüde hayata geçirildiğini de değerlendirmeliydik. Sayın Bakan ilk günkü konuşmasında, 60’ı aşkın başlıktan 38’inin uygulamaya konduğunu belirtti. Peki bunlar nelerdi? Bu başlıklar kapsamında hangi adımlar atıldı? Bu soruların yanıtlarını ayrıntılı bir şekilde değerlendirmek, tekrara düşmemek açısından oldukça önemliydi.
Her zaman geleceğe dair konuşuyoruz. Ancak daha önce atılan adımların etki analizini yapmamız da gerekmiyor mu? Alınan kararlar doğrultusunda projeler hayata geçirildi, çeşitli destekler verildi.
Peki bu desteklerin sonuçları ne oldu?
Üretim maliyetlerini düşürebildik mi?
Beklenen sonuçlara ulaşabildik mi?
Üreticiler sulama teknolojileriyle yeterince buluşabildi mi?
Gençleri kırsala döndürebildik mi?
Kırsaldan kentlere göçü önleyebildik mi?
Küçük aile işletmelerinin sorunlarını çözebildik mi?
Gıdanın tüketiciye güvenli şekilde ulaşmasını sağlayabildik mi?
Şehirlerdeki nüfus yığılmasını engelleyebildik mi?
Aslında bu ve benzeri soruların yanıtları, bundan sonraki adımlarımızın temelini oluşturuyor. Aksi takdirde her yıl bir toplantı yapıp, bir adım ileri gidemeyiz. Yalnızca toplantı yapmak, artık sahada söyleyecek sözü kalmamış olanların işidir.
Bu toplantının değeri bilinsin lütfen. Çünkü konuşulanlar, doğru şekilde değerlendirilirse, tarımın geleceği için bir dönüm noktası olabilir.
Yorum Yazın